Fotoğraf’ı bizim balkondan knulp’u okurken çektiydim...
Henüz bitti.. Knulp, göçebeler gibi bir oraya bir buraya seve isteye savrulan biri... Gittiği her yerde keyifle ağırlanıyor gezginimiz.. Kâh dostu sepici(derici imiş.)nin evinde kâh başka bir yerde başka bir dostu rahip’in yanında kalıyor, arkadaşları bu neşeli insanda bir nevi hayat bulduklarından bir dediğini iki ettirmiyorlar.. altını çizdiklerime geçmeden önce Hesse okumanın bana her daim büyük zevk verdiğini sizlerle paylaşmak isterim. Fazla spiritüal bulanlar olabilir ancak terapi gibidir Hesse kitapları, dozajında almak lazım gelir mutlak.
“Ama ne diye özel bir yiyecek hazırlayacaksınız benim için. Bir tas çorba bana yeter.”
“Amma yaptınız! Hasta biri adamakıllı beslenmeli ki, güçlenip toparlasın kendini. Yoksa ciğer sevmez misiniz? Böyleleri vardır çünkü.”
Knulp, alçak gönüllü bir tavırla güldü.
“Yo, ben onlardan değilim. Ciğer kızartması pazar günleri yenecek bir yemektir benim için. Ömür boyu, her pazar ciğer kızartması yesem bıkmam doğrusu.”
“Kim bilebilir? Hep derler ki, ölüm bir uykudur, uykuda ise sık sık konuşur insan, hatta şarkı bile söyler bazen.”
“Çünkü düşündüğü gibi davranmıyor kimse, attığı her adımı aslında hiç düşünüp taşınmadan, o anda canı nasıl istiyorsa öyle atıyor. Ama dostluk ve sevgi konusunda durum belki yine de benim dediğim gibidir. Nihayet herkesin kendine özgü bir yaşamı vardır, bunu başkalarıyla paylaşmaya yanaşmaz. Biri öldüğünde de görürüz bunu. Ölen için ağlanıp sızlanılır, yas tutulur, bir gün, bir ay, belki bir yıl; ama sonra ölen ölmüş, aradan çıkıp gitmiştir; yattığı tabutta onun yerine pekâlâ yersiz yurtsuz, tanımadık bir zanaatkâr oğlan da yatabilirdi, bir şey fark etmezdi.”
Ayrıca bu aralar fazla miktarda Schubert dinliyorum. En çok da bunu.
Ayrıca bu aralar fazla miktarda Schubert dinliyorum. En çok da bunu.