12 Aralık 2019 Perşembe

Orhan Pamuk - Benim Adım Kırmızı



 Gözümü kırpmadan okudum... On altıncı yüzyılın sonlarında İstanbul’da geçiyor olaylar. Bilinç akışı tekniği ile yazılmış muhteşem bir modern yapıt. Tarihle, resimle bugünü bu kadar güzel harmanlayan nadir eserlerden. 

 Pamuk’tan okuduğum ikinci kitap. İlkin kara kitap’ını okumuştum bayılaraktan. Romanda ne mi okuyacaksınız? Padişahın isteğiyle nakkaşların ana teması ‘ölüm’ olan gizli bir resim yapacaklarına  şahit olacağız. Ancak içlerinden biri öldürülecek... Merak, aşk, yaşam ve ölüm ve daha nice duyguların -özlerini- diri tutacak bir edebiyat şölenine doyacaksınız, e daha ne olsun :D

 altını çizdiklerim:

“Bir resmin konusunda aşk varsa, resim de aşkla çizilmelidir,” dedim. “Acı varsa resimden de acı akmalıdır. Ama acı, resimdeki kişilerden ya da onların göz yaşlarından değil, resmin ilk anda gözükmez, ama hissedilir iç ahenginden çıkmalıdır. Ben asırlardır hayretin resmini çizen yüzlerce üstat nakkaş gibi işaret parmağını ağzının yuvarlağına sokan birini çizmedim de, bütün resmi hayret ettirdim. Bu da hünkarı ayağa kaldırmakla olur.”

 O zamanlar, yüz on yıl önce Frenk nakşı, şahların özendiği gerçek bir tehdit olmadığı ve efsane büyük üstatlar kendi usullerine Allah’a inanır gibi inandıkları için, Frenk üstatlarının en sıradan kılıç yarasında ya da en bayağı çuhada bile kırmızının çeşit çeşit ara rengini kullanmalarını bir çeşit şerefsizlikle acemilik olarak görüp gülüp geçtiler. Ancak acemi, kararsız ve iradesiz nakkaş bir kaftanın  kırmızısı için farklı kırmızılar kullanır, dediler. Gölge bahane olamaz. Zaten  tek bir kırmızı vardır ve yalnızca ona inanılır.

 “Bu kırmızının anlamı nedir?” diye yine sordu atı ezberden çizmiş kör nakkaş.

 “Renklerin anlamı orada karşımızda olmaları ve onları görmemizdir.”  dedi öteki. “Görmeyene kırmızı anlatılamaz.”

 “Münkirler, zındıklar, inançsızlar da Allah’ı inkar etmek için onun gözükmediğini söylerler,” dedi atı çizen kör nakkaş.

 “Oysa o görene gözükür,” dedi öteki usta. “Kuran-ı Kerim bu yüzden görenle görmeyenin hiç bir olmayacağını söyler.”

bu da son olsun ;)

6 yorum:

  1. Orhan Pamuk'tan Benim Adım Kırmızı ve Kar kitaplarını okudum. Özellikle Benim Adım Kırmızı'ya 20 yıl olduğu için, hatırladığım tek şey, o yıllarda (belki yaşımın etkisiyle) aradığımı bulamadığımdı. Kimbilir tekrar okursam belki bende bahsettiğiniz gibi gözümü kırpmadan okurum herhalde.
    Yakın zamanda, "Cevdet Bey ve Oğulları" okuyacaklarım arasında.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kar var sırada benim için ^^ Dolu dolu bir kitap, teşekkür ederim yorumunuz için.

      Sil
  2. pamukun romanlarına bi alışamadım yaa. cevdet beyi çok sevdim. bikaç tane daha okudum giremedim dünyasınaa ama iyi yazar tabii. ama kurgu dışı kitaplarını çok seviyom. evi de çok kolay yerde, sık sık geçiyom evinin önünden :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. zevk meselesi :) Cevdet Bey’e başladıydım ama sonra araya başka kitaplar girdi ;)

      Sil
  3. Çok uzun zaman önce okumuştum ama neredeyse hiç bir şey kalmamış aklımda

    YanıtlaSil

geziyoruz tozuyoruz

 bayram'da kısa da olsa mahşeri  istanbul kalabalığına karıştım.. lale mevsiminde gitmeyi çok istiyordum, emirgan korusunda idim bayramı...