Yeraltı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yeraltı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Eylül 2019 Pazar

YERALTI

 NİHAYETİNDE YAZ BİTTİ ARKADAŞLAR BEN DE İNCELEMELERİME GERİ DÖNDÜM... Yeraltı Demirkubuzun yazıp yönettiği az oyuncu az mekan ve hatta az diyalog ama öz olanından ile çekilmiş minimal bir film diyebilirim ki zaten Zeki D. filmlerini izleyenler bu duruma alışıklar... Demirkubuz sineması bana hep farklı gelmiştir ve de sanırım bir diğer seçeceğim kelime ‘özenli’ bunda her sahnenin oyuncu ve mekan bağlamında geometrisi hesaplanmış, kurgunun milim milim Demirkubuz üslubunda ( bu film için üslup öğeleri; temizlikçi kadın, yakın arkadaşlar ve fahişe ) ilerlemiş olmasının etkisi büyük.


Yukarıdaki resimde  Muharrem ve ‘hırsız’ ‘yavşak’ olarak nitelendirdiği arkadaşlarının akşam yemeği buluşmasında hesaplanmış olan geometriyi görebiliriz. Demirkubuz; bir ressam ya da şair gibi adeta bir resimden ve şiirden fırlamış kesitler sunarak görsel, şiirsel bir şölen yaratıyor izleyiciye. Bir diğer değineceğim husus film; resimdeki gibi çoğunlukla karanlık sekanslarla bezenmiş olup  adeta o havasız ve ışıksız atmosferi yaşıyormuş hissiyatını veriyor izleyiciye yani bana ve sana sevgili okuyucu.


Engin Günaydın harika bir oyuncu ‘Galip Derviş’ de izlemiştim en son, özlemişim iyi geldi (: Gelelim Muharrem’in yeraltında geçen çevresine uyum sağlayamamak daha doğrusu uyumsuzlar sınıfına bile isteye girmek olan filmin konusuna. Demirkubuz sinemasının şehir yalnızlıkları’ ndan beslenen filmlerinden biri daha... Muharrem Ankara’da yalnız yaşıyor arada temizliğe gelen Türkan’ı saymazsak buraya kadar her şey normal ancak filmi izlerken anlıyoruz ki Muharrem bu yaşamı bilinçli olarak istiyor, seçiyor sebebi ise diğer insanların çıkar ilişkilerini, süslü ve üstü kapalı ‘ima’ ile geçiştirilen sözcüklerini anlayamaması bunları kendisi ile bağdaştıramaması... Nitekim filmin sonunda ‘artık değişmeyeceğimi anladım’ derken sonsuz bir kabullenişe bürünüp ışıkların da sönmesi ile modern zamanlara yazılmış, seslenmiş  bir ağıt olarak betimleyebiliriz filmi.




geziyoruz tozuyoruz

 bayram'da kısa da olsa mahşeri  istanbul kalabalığına karıştım.. lale mevsiminde gitmeyi çok istiyordum, emirgan korusunda idim bayramı...