Ingmar Bergman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ingmar Bergman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Aralık 2020 Perşembe

yaşıyoz işte be ya!

 efendim merhabalar, hedeflediğim bergman filmlerini izleme projesi iki film ile sınırlı kaldı.. çünkü yeni bir diziye başladım uzun zamandır izlemediğim; şahsiyet.. henüz bitmedi ama beğendim, izledi iseniz şayet siz nasıl buldunuz, spoi vermeden anlatın e mi..? =)

 ilk film: riten[1969]


 üç oyuncu ve bir yargıç karakterinden oluşan bir film diyebilirim... sorgulamalar, korkular, ihtiraslar havada uçuşuyor.. tipik bir bergman filmi yani... çok beğendim ve etkilendim... rahatlıkla önerebileceğim bir film...

 bir diğer film: çıplak geceler[1953]

 ilk filme göre daha renkli bir nebze.. bergman sinemasında neden sonuç ilişkileri ile etki tepki davranışları vs vs pek duygusal bir nevi coşku ile aktarılmış beyazperdeye... böyle yazınca tuhaf oluyor hani ancak inanın en ufak bir ipucu vermek istemiyorum... =P gezici bir sirk etrafında dönen bizden, sizden, 'insan'dan kareler, bunu da izleyiniz derim elbette naçizane... 

                                        

 böyle işte... ocakta da devam edeceğim zira tadı damağımda kaldı filmlerin... tüm bergman sinemasını bitirmek istiyorum zamanla...


 eveett, gelelim bir diğer konuya... bir önceki postta parfümlerimi atacağım demiştim yalnız çok fazlalar. =) yani hepsini toplamak, toplu foto atmak zor olacağından kış aylarında kullanmayı sevdiğim ve taze, yeni aldığım birkaç tanesinden bahis etmek isterim... bu arada her yerde yılbaşı indirimleri var belki sizlere de ufak da olsa almayı düşündüğünüz parfümler hakkında fikir verebilmiş olurum, umarım...

 bir numaraaa - chanel chance edp

bu parfüm asla vazgeçemeyeceklerimden, yoğun bir paçuli yani topraksı havası var ve ağır bir koku... bunun  yanında turunçlar hissediliyor; adı gibi insana mutluluk veren kokulardan...

                                                   

 iki numaraaa -  ysl libre

 bu parfüm yeni çıkan bir koku, bir de bunun daha yoğun olanı yani intense versiyonu çıktı ki ikisi de harika... bazda vanilya ve lavanta hakim ancak o kadar güzel harmanlanmış ki koklamalara doyamıyorumm... =)

                                                

 üç numaraaaa - narciso rodriguez for her

 bu kokunun üç ayrı versiyonu var; en yoğun olanı ve de tatlısı aşağıda gördüğünüz absolu versiyonu daha sonra edp ve edt'si geliyor... ben bu üç versiyonuna da bayılıyorumm... genelde misk ile harmanlanmış rodriguez kokuları...

                                                 

 dört ve son numaraaaa - mugler alien

 yasemini sever misiniz, cevabınız evet mi, o halde bu uzaylı tam size göre... =D yine vazgeçemediklerimden, siz hangi parfümleri kullanıyorsunuz lütfen yorumlarda yazın bana....

                                                 

  bir de şu aralar çok severek okuduğum kitabı yazıvereyim ki o da fareler ve insanlar'dır efenimmm... hepinize uğramaya çalışacağım zamanla ve sen sevgili okuyucu, bil ki seviliyorsun! 



28 Kasım 2020 Cumartesi

Birtakım muciplikler...

 Hiç lafı uzatmayacağım.. Yok efem sürücü sınavı varmış da yok Bergman’a takılı kalmış bu aralar; ilk filmi kriz’i izleyip pek beğenmişmiş de devamı gelicekmişmiş, Aralık ayını Bergman ayı ilan etmiş de hiç şarkısız olur muymuş hem? :)

11 Temmuz 2020 Cumartesi


selam herkese! nasıl gidiyooo.. tatil moduma geçmek istiyorum ben artık; denizin tuzunu hissetmeyi özledim... fanny ve alexander izliyorum bergman'dan.. o kadar çok kitap okuyor ve bitiremiyorum ki sormayın =)

bi şarkı bırakıp kaçayım, mutlu haftasonları diliyorum...

31 Mayıs 2019 Cuma

The Sılence(1963)



YÖNETMEN : INGMAR BERGMAN

Sinema tarihindeki en güzel (göreceli olabilir) iki kadının hikayesini izlemeye ne dersiniz? Pek hikaye de değil bu ‘yaşam’ ın ta kendisi. Bergman benim için özel bir yere sahip. ‘Hiçlik’ nihilizme kaçan dozda bu kadar iyi anlatılabilirdi.

İki kız kardeş düşünün, taban tabana zıt olan... Ve bir çocuk, masum, saf... İşte Bergman bize bir buçuk saat bu üç kişiyi izlettiriyor, arada bir takım sesler de var, az ama öz sesler... 

Büyük olan kardeş bilgiye doymuş bir şekilde ruhsal bir arzuyla Bach dinlerken, küçük olan kız kardeş bedensel doyum arıyor ve sevişiyor...



Johan ise eğlenmek istiyor, kukla gösterisi yapıyor teyzesine, oyun amacı... Ama filme sinen hüzünden o da nasibini alıyor. Ben anlatılanın aslında tek bir kişinin farklı yönleri olduğunu düşünüyorum. Matruşka gibi, içimizden farklı farklı kişiler çıktığını hepimiz hissetmişizdir. Bergman bu tekliği finalde teyzesinin Johan’a bıraktığı mektupta yabancı dilde ‘Ruh’ olarak tanımlıyor, dediğim gibi yabancı olan bir ‘Ruh’ bu hepimize...


Şimdi tamamiyle iyi olduğumu söylemeliyim.

İçinde bulunduğum şu duruma ne dendiğini acaba biliyor musunuz? Euphoria.

Babama da aynı şey oldu gülüyor ve tuhaf öyküler anlatıyordu.

Sonra bana bakıp:

“Şimdi, işte sonsuzluk, Ester.” dedi.

Her ne kadar dev gibi iriyse de öylesine nazikti ki.

Hemen hemen iki yüz kilo geliyordu.

Tabutunu taşıyan heriflerin halini görmeliydi.

Öyle yorgunum ki.

...

Hayır, böyle pisi pisine ölmek istemiyorum!

Boğularak ölmek istemiyorum.

Oh, korkunç bir şeydi bu. Korkuyorum şimdi.

Başıma yeniden böyle bir şey gelmemeli.

geziyoruz tozuyoruz

 bayram'da kısa da olsa mahşeri  istanbul kalabalığına karıştım.. lale mevsiminde gitmeyi çok istiyordum, emirgan korusunda idim bayramı...