YÖNETMEN : ANDREİ TARKOVSKY
Otobiyografik bir film Ayna. Tarkovsky çocukluk anılarını görsel ve şiirsel bir şölenle sunuyor bizlere. Evrensel kümede ise ikinci dünya savaşı sonunda Rusya var...
‘Karanlık ve ölüm yoktur dünyamızda’ derken Tarkovsky; tanrısallığa el uzatırcasına bir yakarış içerisindedir adeta. Bu filmi de tüm bu güzelliklerin hakkını ifa edememek; suçluluk duymak bağlamında ele alabiliriz.
Zamansal açıdan geçmiş siyah-beyaz, şimdi renkli olarak gösterilmiş, aynı kadın Ignat’ın hem geçmişte annesini hem de şimdide sevgilisini oynuyor, babasını da Ignat’ın kendisi oynuyor şimdide. Birçok metafor var; Ignat’ın küçükken baktığı ayna, uzun uzun bakarken tekken çift olduğunu hatta daha çok olduğunu hissettirmesi, ‘ev’ figürü, babaannesinin evi çocukken kaldığı; sıcak mutlu bir yuva; sonra evin camının kırılıp bir kartalın uçuşunu izlememiz, artık anlatıcının büyüdüğü mesajı, süt; masumiyet, toprak; bereket, çoğalma.... vb. Bir müddet sonra duygu yoğunluğundan patlama durumu yaşayabilirsiniz(:
güzel bir konusu varmış
YanıtlaSilSibel ewt, her filmi gibi konu harika 😀
SilÇok seviyorum bu tarz konuları.
YanıtlaSilrafaelaybuke, şiir de seversin o zaman, ümit yaşar, melih cevdet hatta tevfik fikret (;
SilFilm için yapmış olduğunuz "görsel ve şiirsel bir şölen" ifadesine sonuna kadar katılıyorum.
YanıtlaSilBilhassa finale bayıldım, teşekkür ederim.
SilFilm hem dönem hemde ifade tarzı sebebiyle ilgimi çekti, izlemek isterim.
YanıtlaSilTarkovsky içinize ayna tutsun (:
Silbak sıcaklarda bu filmler çok iyi gitmiyooo :) yazlık değil kışlık bunlar hihihi :)
YanıtlaSiliçim mi kış ne (:
Sil