17 Eylül 2019 Salı

Masumiyet





YÖNETMEN-ZEKİ DEMİRKUBUZ 
YIL-1997

Çilem... Belki de bu filmin en masumu, Çilem. Filmden seçtiğim yukarıdaki resimden mütevellit bodoslama daldım ancak filmi izlemeyenler için ön bilgi vereyim biraz, başrolü (ki Demirkubuz başrol seçmiş midir bilemeyeceğim çünkü dev bir kadro var: Haluk Bilginer, Derya Alabora ama ben Güven Kıraç’ı seçtim) hapishanedeki hayatını sonlandırmak istemeyerek müdürlüğe dilekçe yazan ‘Yusuf-Güven Kıraç’ oynuyor. İşte daha ilk dakikalarda kafamızda bir masumiyet çerçevesi beliriyor ; dışarıdakiler, içeridekiler ve araftakiler...

Spoiler

Yusuf evli ablasının aşığını vurmaktan içeridedir, uzun süre kaldığı için de dışarıdaki hayattan korkmakta; ne iş yapacağını, nerede, kimlerle, nasıl karşılaşacağını hâlâ bilememekte yani bir nevi araftadır. Ve dışarıdaki hayat başlar başlamasına Yusuf için ancak basmanede suç dolu bir hayattır bu.
Uğur fahişedir, yıllar evvel namı diğer Zagor’a vurulmuştur ancak belalı bir tip bu Zagor; o zindan benim şu zindan senin dolaşırken Türkiye’yi; Uğur’da peşinden sürüklenirken zoraki girmiştir bu yola. Bekir ise Uğur’a vurulmuştur; o da Uğur’un peşinden sürüklenirken girebileceği tüm yollara girer belki de ve nihayetinde sonu hazin olur, sıkar kafasına. Masumiyet... Derken Yusuf alır Bekir’in rolünü sessiz sedasız, Yusuf da vurulmuştur Uğur’a... İşte Uğur’un tepesi bu noktada atmıştır. ‘Yeter ulan!’ der resti çeker, çeker çekmesine de Zagor’a yeter diyemez; Aydın’a gider peşinden ve yine bir cinayet. Masumiyet... Filmin sonunu söylemeyeceğim ama şok oldum, Demirkubuz sinemasını muhteşem senaryosundan ötürü çok çok daha fazla sevmemi sağladı bu film. 

Bilhassa belirtmeden geçemeyeceğim; otelin salonunda topluca izlenen (Yusuf, Çilem, Otelci vs.) yeşilçam filmleri, diyaloglar o kadar anlamlı ve hoştu ki. Ve bir sahne daha, çorbacıda ‘Sarıı, bir çorba daha ver’ deyişi Haluk Bilginer’in... Ve bir sahne daha, yine rolünün hakkını vererek, dolu dolu, on dakikalık, nefesimi tutup izlediğim parkta geçen  bir tirat performansı sergilemiş Bilginer filmde...  Ve Derya Alabora... O bakışlar, mimikler herbiri sessiz birer çığlık olan jestler... Masumiyet... İzleyin, izletin, izledi iseniz benimle paylaşın duygularınızı, hoşça kalın.

15 yorum:

  1. İnterneti bağlayınca eve izlerim artık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. SANAT PENCERESİ, dilerim tez zamanda izlersiniz, keyifli seyirler :)

      Sil
    2. Teşekkür ederim

      Sil
  2. paylaşım için teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://dizifilmkitaptavsiye.blogspot.com/ profilime göz atar mısın beğenirseniz abone olursanız memnun olurum.

      Sil
    2. EMİNE ÖZTÜRK, rica ederim, ne demek...

      Sil
  3. Yarınki programa aldık, Teşekkür:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://dizifilmkitaptavsiye.blogspot.com/ profilime göz atar mısın beğenirseniz abone olursanız memnun olurum.

      Sil
    2. Kaystros Tyrha, Süper :) İyi seyirler..

      Sil
  4. Güzel ve farklı bir değerlendirme izninle bazı yorumlara blogumu paylaştım sizde bi göz atıp abone olursanız sevinirim.Sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
  5. Fatoş Yazdığınız şiiri paylaştım bakabilirsiniz . Teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gördüm, harika, eline gözüne sağlık :)

      Sil
  6. bu yönetmenin en iyi filmi bu yaaa hatta bencesi tek iyi filmi :) buhran kasvet yönetmeniii :) yusuf atılganın sinema şubesi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bekleme odası benim izlediğim ilk filmi olması sebebi ile ayrıdır ben de , Demirkubuz’un en iyi filmi ise bu olabilir tabii:)

      Sil

geziyoruz tozuyoruz

 bayram'da kısa da olsa mahşeri  istanbul kalabalığına karıştım.. lale mevsiminde gitmeyi çok istiyordum, emirgan korusunda idim bayramı...